YENİÇAĞ'DA AVRUPA
Yeniçağın Genel Özellikleri
1 ) İstanbul’un fethinden Fransız ihtilaline kadar olan dönemi ifade eder (1453 -1789).
2) Bilimsel ve teknik alandaki gelişmelerin arttığı bir çağdır. (Yeniçağın her alanda başlamasına yol açan en önemli olay bilimsel, teknik alandaki gelişmelerdir),
3) Derebeylik rejiminin yerini mutlak krallıklara bırak¬tığı bir çağdır. (Barutun ateşli silahlarda kullanılmasıyla derebeylik rejimleri yıkılmaya başlamıştır.)
4) Skolastik düşüncenin yerini pozitif düşünceye; hümanizmaya bırakmaya başladığı bir dönemdir.
5) Akdeniz limanlarının ticari önemini yitirmesine karşılık Atlas Okyanusu'nun ticari öneminin artmasına yol açan gelişmelerin yaşandığı bir çağdır.
6) Avrupa'da düşünce din dünyasında köklü değişmelerin yaşandığı bir dönemdir. (Yeni mezhepler ortaya çıkmıştır)
yukarı
Yeni çağ Başlarındaki Buluşlar
Barutun Ateşli Silahlarda Kullanılması : Ba¬rutu bulan Çinlilerdir. Avrupalılar, Haçlı Seferleri Sırasında barutu Türk ve Müslümanlardan öğrendiler. Ateşli silahlarda kullandılar. Top, ilk kez İngilizler tarafından kullanıldı. Topun savaşlarda kullanıl¬ması Avrupa'nın siyasi yapısını etkiledi. Krallar, de¬rebeylerin şatolarını yıktılar. Feodalite devri sona erdi. Merkezi mutlak krallıklar güçlendi.
Pusulanın Geliştirilmesi : Pusula, Çinliler tarafından bulundu ve kullanıldı. Avrupalılar, Haçlı Seferleri sırasında pusulayı öğrendiler. Gerekli dü¬zeltmeler yapıldı. Bu sayede gemiler, güvenlik için¬de denizlere açılma imkanına kavuştular. Gemicilik sanatının gelişmesi ile yeni yollar ve ülkeler keşfedildi. Coğrafi keşif hareketleri başladı.
Kağıt ve Matbaanın Tanınması : Çinliler ipekten kağıt imal ettiler. Türkler ise pamuktan ka¬ğıt üretiyorlardı. Araplar, Talas Savaşı'nda elde edilen Çinli esirlerden kağıt yapmasının öğrendiler. Paçavra ve selülozdan kağıt imal etmeyi başardılar. Bu sayede kağıt ucuza imal edildi.
Matbaada Çinliler ve Uygur Türkleri tarafından kullanılmıştır. Uygurlar, tahta kalıplar hazırlayarak baskı yapıyorlardı. Avrupalılar Haçlı Seferleri ile kağıt ve matbaa ile tanıştılar. Felemenkli Jan Koster tahta harfler yaparak kalıplar hazırladı. Alman Jan Gutenberg harfleri madenden döktü. Bu sa¬yede kitap basımı kolaylaştı.
Kağıt ve matbaa, okur -yazar sayısını artırdı. Okuma -yazma imtiyaz olmaktan çıktı. Fikir haya¬tında önemli gelişmeler oldu. Rönesans ve Reform hareketleri başladı.
yukarı
BÜYÜK COĞRAFYA KEŞİFLERİ
Nedenleri:
1 ) Bilimsel, teknik alandaki ilerlemeler
a) Pusulanın sapma açısının hesaplanması
b) Gemicilik sanatında ilerleme
c) Coğrafya bilgisinde ilerleme
2) Doğu ülkelerinin zenginliği (Haçlı Seferleri ile Coğrafi Keşiflerin ortak nedenidir,)
3) Cesur gemicilerin yetişmesi
4) Avrupalıların dünyayı tanıma ve Hıristiyanlığı yayma amaçları
5) Avrupalıların Hindistan!a ulaşmak için yeni yollar aramaları (ipek ve Baharat Yolları Türklerin elindeydi.)
6) Kralların Coğrafi Keşifleri teşvik etmeleri .
Keşif Hareketleri : Portekizler, XV. yüzyıldan itibaren keşif hareketlerine başladılar. Batı Afrika kıyılarına seferler düzenlendi. Bartelmi Diaz, Afri¬ka'nın güneyine ulaştı. Buraya Fırtınalar Burnu adı¬nı verdi. Portekiz kralı tarafından Ümit Burnu'na çevrildi. Vasko dO Gama, Ümit Burnu'na aşarak Hindistan'a ulaştı.
İspanya kralı adına Kristof Colomb, Amerika Kıtası'nı buldu. Ancak buraları Batı Hint adaları zannetti. Americo Vespuçi buraların yeni bir kıta olduğunu fark etti. Macellan ve Del Kano , Atlas Okyanu5u'na açıldılar. Amerika'nın güneyinden Pasifik Okyanusu'na, oradan Hindistan ve Avru¬pa'ya ulaştılar. Böylece Dünyanın yuvarlaklığı ispatlanmış oldu.
NOT: Coğrafi Keşifleri başlatan Portekiz ve İspanya’dır. En çok yararlananlar ise İngiltere ve Fransa'dır.
Siyası ve Dini Sonuçları : Yeni ülkelerin bulunması ile sömürge imparatorlukları kuruldu. Portekiz ve İspanyollarla başlayan sömürgecilik hare¬ketlerine İngiltere, Hollanda ve Fransızlar katıldılar. Kilise ve din adamlarına duyulan güven azaldı. Yeni fethedilen yerlere gönderilen misyonerler, bu bölgelerde Katolik mezhebinin yayılmasını sağladılar.
Ekonomik Sonuçlar: Doğuya giden yeni yollar bulunması ile doğunun zenginlik kaynakları ba¬tıya taşındı. Akdeniz Limanları önemlerini kaybetti. Okyanuslar ve Okyanus kıyılarındaki Limanlar önem kazandı. Yeni bulunan ülkelerin zenginlik kaynakla¬rı Avrupa'ya taşındı. Orta Çağ boyunca servet birimi olarak kabul edilen toprağın yerini altın ve gümüş aldı. Ticaretle uğraşan burjuva sınıfının zenginleşmesi ile Avrupa'nın sosyal yapısında önemli değişmeler başladı.
Bilimsel Sonuçlar : Dünya görüşünde büyük değişmeler oldu. Yeni ülkelerin keşfi ile yeni ırklar, uygarlıklar, hayvan ve bitki türleri bulundu. Avru¬pa'da yeni şeyler bulma ve araştırma arzusu uyardı. Bilim deve teknikte yenilik hareketleri başladı.
Coğrafi keşif hareketleri, Türk ve İslam alemini olumsuz yönde etkiledi. Baharat ve İpek Yolu eski önemini kaybetti. Türk ve Müslümanlar büyük za¬rarlara uğradılar.
Kısaca özetleyecek olursak Coğrafi Keşiflerin genel sonuçları;
1) Avrupalılar dünyanın bilmedikleri yerlerini tanıdılar,
2) Yeni yerler ve kıtalar keşfedildi (Amerika kıtasının ve Ümit Burnu'nun bulunması)
3) Atlas Okyanusu Limanları önem kazandı (Bu durum ipek ve Baharat yollarının ticari önemini yitirmesi¬ne yol açtı).
4) İlk büyük sömürge imparatorlukları kuruldu.
5) Ekonominin temelini tarımdan çok, ticaret oluştur¬maya başladı,
6) Yeni keşfedilen yerlerden Avrupa'ya bol sayıda sermaye aktı.
7) Amerika yerlileri (Kızılderiler) ve onların uygarlıkları (İnka, Maya, Aztek) yok edildi.
8) Keşiflerin sonuçlarından Türk-İslam dünyası olum¬suz yönde etkilendi.
yukarı
RÖNESANS
XV. yüzyılın sonlarıyla XVI, yüzyılın ilk yarısında başlayan edebiyat, güzel sanatlar ve bilim alanlarındaki yeniliklerin ve sanat an1ayışının tümüne denir Yeniden doğuş demektir.
XV .yüzyılın sonları ile XVI. yüzyılın başlarında edebiyat ve güzel sanatlar alanındaki değişiklikler ve gelişmelerdir. Bu dönemde yetişen sanatkarlar antikiteyi (eski Roma ve eski Yunan uygarlığını) inceleyerek işe başladılar. Buna Yeni Çağın düşünce ve özelliklerini katarak yeni ve orijinal eserler yarat¬tılar. Rönesans hareketleri önce İtalya’da başladı. Daha sonra diğer Avrupa ülkelerine yayıldı.
Nedenleri:
1. Orta Çağ'da başlayan çalışmaların, XVI. yüzyıl başlarında en olgun safhasına ulaş¬ması
2. Dahi sanatkarların yetişmesi ve çalışmaları¬nı birleştirmesi
3 ) Haçlı seferleri ile başlayan doğu ile ilişkilerin art¬ması
4) Avrupalıların Antik kültürü yakından tanımaları
5) Matbaanın bulunması ite yeni buluş ve düşüncele¬rin kolay yayılması
6) İstanbul’u Türklerin alması üzerine Bizans'tan kaçan bilginlerin İtalya’ya gitmesi ve klasik Yunan eserlerini tercü¬me etmeleri
7) Sanatı, bilimi ve bilim adamların koruyan bir sınıfın (mesenlerin) ortaya çıkması
Rönesans ilk olarak İtalya'da başladı. Bunun en önemli nedeni İtalya’daki Roma, Yunan ve Hellenizm uygarlıklarının bütün izlerini taşıyor olmasıdır. İlk olarak edebiyat alanında İtalya’da başlayan Rönesans daha sonra diğer ülkelere yayılmıştır. İtalya’dan sonra Röne¬sans hareketleri Fransa'da hümanizma'ya paralel güzel sanatlar alanında, Almanya'da reform hareketleriyle iç içe, İngiltere’de hümanizm alanında başladı.
Sonuçları:
1) Yeni bir görüş ve düşünüş meydana geldi.
2) Orta Çağ'a hakim olan skolastik düşünce yıkıldı. Yerini pozitif düşün¬ce aldı. Bu dönemde yetişen hümanistler, reform hareketlerinin başlamasında öncülük ettiler. Bilimde Rönesans hareketleri başladı.
3) Düşünce özgürlüğü gelişti.
4) Kilisenin otoritesi sarsıldı. İncil yeniden incelendi (Bu durum Reformun başlamasına yol açtı).
5) Avrupa'nın sosyal yapısında ve ahlak anlayışında değişiklikler oldu.
yukarı
REFORM
XVI. yüzyıl Avrupası'nda Katolik Kilisesinde görülen yenileşme hareketlerine Reform denir.
Nedenleri
1) Tevrat ve İncil’in ulusal dillere çevrilmesi
2) Din adamlarının bazılarının Katolik Kilisesi'nin çalışmalarını eleştirmeleri
3) Hümanistlerden çoğunun ortaçağın skolastik fikirlerini eleştirmeleri (Rönesans'ın etkisi)
4) Din adamlarının çoğunun dini, kendi çıkarlarına alet etmeleri sonucunda Katolik kili¬sesinin bozulması,
5) Endüljans satışının yoğunluğu
Reform hareketleri Almanya'da başladı. Alman hümanistlerden Martin Luther, endüljans satışları¬na itiraz etti. Papa tarafından aforoz edildi. Ölüme mahkum edilen Luther, dostu Alman prensleri tara¬fından saklandı. Fikirleri kısa zamanda yayıldı. Mezhep kavgaları 25 yıl devam etti. Ogsburg Antlaşması (1555) ile Protestanlık resmen kabul edildi.
Fransa'da Kalven tarafından kurulan Kalvenizm ise Fransa ve Hollanda'da yayıl¬dı. Mezhep savaşları 30 yıl kadar sürdü. Nant Fermanı ile Kalvenistlik resmen tanındı. İngiltere’de ise, reform halk hareketi ile değil, krallık tarafından yapıldı. VII. Henri Katolik kilisesi ile ilişkilerini kesip İngiliz kilisesine bağlandı (1534). Böylece İngiltere’de Anglikanizm mezhebi ve kilisesi kurulmuş oldu.
Sonuçları
1) Avrupa'da Katolik birliği bozuldu, yeni mezhepler doğdu
2) Papa'ya bağlılık azaldı.
3) Yeni mezheplerin kabul edildiği yerlerde kilise mallarına ve arazilerine el kondu; kilise yoksullaştı.
4) Öğretim işleri kilisenin elinden alındı; eğitimde laikleşme başladı.
5) Katolik kilisesi kendini yenilemek zorunda kaldı ; Engizisyon mahkemeleri kurularak Katolik mezhebinin yaşatılmasına, Cizvit tarikatı kurularak Katolik mezhebinin yayılmasına çalışıldı. Bu sayede korku ve dehşet yaratılarak Katolik mezhebi dağılmaktan kurtarıldı.
6) Kilisenin kültür ve düşünce üzerindeki baskısı azaldı. Bunun sonucunda pozitif bilimler gelişmeye başladı.
Genel Yorum: Haçlı Seferleri, Coğrafi Keşifler, Rönesans ve Reform hareketlerinin ortak sonucu Katolik Kilisesinin otoritesini azaltmalarıdır. Bundan en az etkileyeni Coğrafi Keşifler olurken, en çok etkileyeni Reform olmuştur. Avrupa'da meydana gelen bu gelişmeler¬den Coğrafi Keşifler Avrupa dışında daha çok etkili olmuşken, Reform en az etkili olmuştur.
yukarı
İTALYA SAVAŞLARI (1494 -1559)
XVI. yüzyıl Avrupası'nın en önemli olayıdır. Fransa, ispanya ve Almanya krallık soyları arasında çıkan siya¬sal denge ve veraset savaşıdır. Siyasal birliği olmayan İtalya’da çıkan anlaşmazlıklara bu ülkelerin de müdahale etmesi savaşın çıkmasına neden olmuştur.
Kato Kambrezi (1559) antlaşması ile savaşlara son verilmiştir.
26 Aralık 2010 Pazar
2.beyazıt
Bayezid II
Hüküm: (1481–1512)
Padişahlık öncesi (özgeçmiş, resume):
7 yaşında Amasya sancakbeyi.
Aslında bir esrarkeşmiş, babası ‘uyarınca’ bir başka uca kaymış, kendini sanata, ilme, dine, şiire adar.
Fatih’in ölümünden sonra İstanbul’a ilk varan o olduğu için başa o gelir…
Cem Sultan Olayı:
Fatih öldüğünde, Konya sancağında olan Cem'e kara haber geç ulaşır, duyduğunda İstanbul'a varıp padişahlığını ilan eden, culüs bahşişini vermiş olan Bayezid’i tanımaz, ayaklanır. Nedenleri:
Veraset hakkı var.
Öldürülecek… (Fatih Kanunnamesi)
Cem önde, Bayezid arkada, Anadolu’yu dolaşırlar. Sonunda Cem, Memlüklere sığınır. Memlükler onu Osmanlı’ya karşı bir koz olarak görürler, himaye ederler; ancak kendisine bir ordu vermezler.
Sabırsız Cem, ona hemen yardım etmeye pek istekli olmayan Memlüklüler’den bıkar, Rodos Şovalyeleri’nden kendisini Balkanlara götürmelerini ister. Peki neden Balkanlar?
Balkanlar'daki Heterodox Türkmen'leri devşirmelerin desteklediği Bayezid'e karşı kullanmak.
Ancak şovalyegil sözünü tutmaz, onu Rodos’ta tutsak ederler. Kendisi daha sonra Papa’ya aktarılır.
Cem Sultan, 1495’teki ölümüne kadar sürekli sorun olur. Osmanlı Rodos’a ve Papa’ya vergi öder. Bu olay Bayezid döneminde pasif bir dış politkanın izlenmesinin gerekçelerinden olsa da, 1495’ten sonra da süren durgunluğu açıklamaz…
Cem olayı sonucunda:
İtalya fetihleri durur.
Memlüklüler ile Osmanlıların arası açılır.
Boğdan Seferi (1484)
Haraçgüzar Boğdan voyvodası haraçgüzar olmamaya karar verilince sefere çıkılır. Başarılıdr.
Belgrad Seferi (1492)
Amaç Belgrad’ı almaktır, ama Sofya alınıp oradan geri dönülür.
Osmanlı vs. Lehistan (1498)
Boğdan bölgesinde bir Leh-Osmanlı nüfuz savaşı yaşanmaktadır…
Bir akıncı seferidir, başarı elde edilir. Başarılıdır.
Osmanlı vs. Memlük
Neden bu kavga?
Görünür nedenler:
Osmanlı’nın Çukurova’ya akın yapması.
Memlüklerin hac yollarını iyi idare edememesi.
Asıl nedenler:
Ticaret yolları.
1491 yılına kadar çatışılır. Sonunda Memlüklüler barış ister. Fazla toprak el değiştirmez.
Osmanlı X Venedik:
Koron alınır, Mora tümüyle Osmanlı egemenliğindedir artık
Küçük savaşlar ardından – Akıncı baskısı sağolsun – bir İstanbul Anlaşması imzalanır.
Anadolu:
Karamanoğulları’na son verilir.
Denizler:
Bu dönemde ana Osmanlı tersaneleri Gelibolu ve Kasımpaşa’dır. Ancak, aynı zamanda bu dönemde yarı yasal korsanlar Ege’de ortaya çıkar. (Hızır Reis, Oruç Reis, Turgut Reis) Bu korsanlar:
İspanya'yı Cezayir sahil kesiminden atarlar,
Resmi görevlerde bulunurlar,
Yabancı gemileri taciz ederler.
Denizcilik gelişir.
1492’de İspanya’dan Arap ve Yahudiler alınarak Osmanlı topraklarına getirilir.
Yahudiler Tıp bilgisi getirir, Matbaa'yı kullanır (Müslamanlar ancak yüzyıllar sonra kullanmaya başlayacaktır), Ticarette önemli yerlere gelirler.
Bu arada İran’da….
Safevi Devleti, Akkoyunlular’ı yıkarak oluşur.
Osmanlı ile ticari ve dini anlaşmazlıklar baş gösterir.
Safevilerin Anadolu’dan Şii’liği güçlendirmek emelleri Şahkulu ayaklanmasını tetikler.
Heterodox Türkmenlere Ali figürünün etrafında propaganda yaparlar.
http://rc08.wikidot.com/bayezid-ii
Hüküm: (1481–1512)
Padişahlık öncesi (özgeçmiş, resume):
7 yaşında Amasya sancakbeyi.
Aslında bir esrarkeşmiş, babası ‘uyarınca’ bir başka uca kaymış, kendini sanata, ilme, dine, şiire adar.
Fatih’in ölümünden sonra İstanbul’a ilk varan o olduğu için başa o gelir…
Cem Sultan Olayı:
Fatih öldüğünde, Konya sancağında olan Cem'e kara haber geç ulaşır, duyduğunda İstanbul'a varıp padişahlığını ilan eden, culüs bahşişini vermiş olan Bayezid’i tanımaz, ayaklanır. Nedenleri:
Veraset hakkı var.
Öldürülecek… (Fatih Kanunnamesi)
Cem önde, Bayezid arkada, Anadolu’yu dolaşırlar. Sonunda Cem, Memlüklere sığınır. Memlükler onu Osmanlı’ya karşı bir koz olarak görürler, himaye ederler; ancak kendisine bir ordu vermezler.
Sabırsız Cem, ona hemen yardım etmeye pek istekli olmayan Memlüklüler’den bıkar, Rodos Şovalyeleri’nden kendisini Balkanlara götürmelerini ister. Peki neden Balkanlar?
Balkanlar'daki Heterodox Türkmen'leri devşirmelerin desteklediği Bayezid'e karşı kullanmak.
Ancak şovalyegil sözünü tutmaz, onu Rodos’ta tutsak ederler. Kendisi daha sonra Papa’ya aktarılır.
Cem Sultan, 1495’teki ölümüne kadar sürekli sorun olur. Osmanlı Rodos’a ve Papa’ya vergi öder. Bu olay Bayezid döneminde pasif bir dış politkanın izlenmesinin gerekçelerinden olsa da, 1495’ten sonra da süren durgunluğu açıklamaz…
Cem olayı sonucunda:
İtalya fetihleri durur.
Memlüklüler ile Osmanlıların arası açılır.
Boğdan Seferi (1484)
Haraçgüzar Boğdan voyvodası haraçgüzar olmamaya karar verilince sefere çıkılır. Başarılıdr.
Belgrad Seferi (1492)
Amaç Belgrad’ı almaktır, ama Sofya alınıp oradan geri dönülür.
Osmanlı vs. Lehistan (1498)
Boğdan bölgesinde bir Leh-Osmanlı nüfuz savaşı yaşanmaktadır…
Bir akıncı seferidir, başarı elde edilir. Başarılıdır.
Osmanlı vs. Memlük
Neden bu kavga?
Görünür nedenler:
Osmanlı’nın Çukurova’ya akın yapması.
Memlüklerin hac yollarını iyi idare edememesi.
Asıl nedenler:
Ticaret yolları.
1491 yılına kadar çatışılır. Sonunda Memlüklüler barış ister. Fazla toprak el değiştirmez.
Osmanlı X Venedik:
Koron alınır, Mora tümüyle Osmanlı egemenliğindedir artık
Küçük savaşlar ardından – Akıncı baskısı sağolsun – bir İstanbul Anlaşması imzalanır.
Anadolu:
Karamanoğulları’na son verilir.
Denizler:
Bu dönemde ana Osmanlı tersaneleri Gelibolu ve Kasımpaşa’dır. Ancak, aynı zamanda bu dönemde yarı yasal korsanlar Ege’de ortaya çıkar. (Hızır Reis, Oruç Reis, Turgut Reis) Bu korsanlar:
İspanya'yı Cezayir sahil kesiminden atarlar,
Resmi görevlerde bulunurlar,
Yabancı gemileri taciz ederler.
Denizcilik gelişir.
1492’de İspanya’dan Arap ve Yahudiler alınarak Osmanlı topraklarına getirilir.
Yahudiler Tıp bilgisi getirir, Matbaa'yı kullanır (Müslamanlar ancak yüzyıllar sonra kullanmaya başlayacaktır), Ticarette önemli yerlere gelirler.
Bu arada İran’da….
Safevi Devleti, Akkoyunlular’ı yıkarak oluşur.
Osmanlı ile ticari ve dini anlaşmazlıklar baş gösterir.
Safevilerin Anadolu’dan Şii’liği güçlendirmek emelleri Şahkulu ayaklanmasını tetikler.
Heterodox Türkmenlere Ali figürünün etrafında propaganda yaparlar.
http://rc08.wikidot.com/bayezid-ii
I. SÜLEYMAN ( KANUNİ ) DÖNEMİ ( 1520 – 1566 )
Kanuni Sultan Süleyman babasının ölümü üzerine tek varis olduğu için ,sorunsuz bir şekilde başa geçti.Kanuni Sultan Süleyman’ın kırk altı yıllık hükümdarlık döneminde kültür,uygarlık alanında gelişmeler ve fetihler oldu.Osmanlı devleti hem doğuda hemde batıda ekonomik,siyasi ve askeri yönden güçlü bir duruma geldi.Bu nedenle Avrupalılar onu Muhteşem Süleyman,biz ise yaptığı kanunlardan dolayı Kanuni unvanıyla tanırız.Başa geçergeçmez koyduğu ilk kanun ,Yavuz zamanında İran’dan yapılan ipek ticareti yasağını kaldırmak oldu.
Yavuz zamanında Anadolu,Kafkasya,İran.Suriye ve Mısır’a önem verilmişti.Memluk sorunu çözümlenmiş,Safevi ise önemli bir tehlike olmaktan çıkmıştı.Batı’da Venedik ve Ceneviz eski gücünü kaybetmiş,denizlerde İspanya ve Portekiz onların yerini almıştı.Kara Avrupa’sında ise Avrupa’nın önemli bir kısmını elinde tutan Kutsal Roma Germen İmparatorluğu ve Avusturya Arşidükalığı bulunmaktaydı.
Doğu’da ve Batı’da uzun seferlere çıkıldı.Doğu’da İran,Batı’da Macaristan ve Avusturya,denizlerde ise Venedik,Papalık,Şarlken,Rodos Şövalyeleri,Malta,İspanya ve Portekiz’le savaşıldı.Fransa’ya ise yardım edildi.Osmanlı Avrupa’da önemli bir denge unsuru haline geldi.
İÇ İSYANLAR :
Kanuni ,hükümdarlığının ilk yıllarında bazı olumsuzluklarla karşılaştı.Anadolu,Suriye ve Mısır’da bazı isyanlar çıktı.
a) Baba Zünnun : Vergi sorununu bahane eden Türkmenler isyan ederek Bozok(Yozgat) çevresinde ayaklandılar(1526).Üzerine gönderilen kuvvetler tarafından isyan bastırıldı.
b) Kalenderoğlu : Hacı Bektaş soyundan olduğunu iddia eden Kalender Çelebi,tımarları elinden alındığı4 için ,Mohaç seferini fırsat bilerek isyan etti.Saltanat iddiasında bulundu.Şiilerin desteğini almayı başardı.Fakat tımarların geri verileceği söylenerek isyan dağıtıldı(1527).
c) Canberdi Gazali : Memluk komutanlarından olan Gazali ,Mısır seferinden sonra Osmanlı himayesine girmiş,Şam valiliğine atanmıştı.Gazali Osmanlıdaki taht değişikliğinden faydalanarak ,Memluk Devletini yeniden kurmak üzere “siyasi”nitelikli bir isyan çıkardı.Dulkadir Beyi Şehsuvaroğlu Ali Bey Halep’e giderek isyanı bastırdı(1521).
d) Ahmet Paşa : Devlet geleneğine göre sadrazamlık sırası kendine gelmişti.Fakat,yerine İbrahim Ağa sadrazamlığa atandı.Ahmet Paşa ise Mısır valiliğine atandı.Bu duruma kızan paşa,Memluk ileri gelenlerini de yanına alarak isyan başlattı.Ahmet Paşa’nın kendisine vezir seçtiği Kadızade Mehmet Bey Osmanlı Devletine sadık kalıp ayaklanmayı bastırdı(1524).
BATIDA GELİŞMELER :
Kanuni Sultan Süleyman’ın tahta çıktığı sırada Osmanlı Devleti için en büyük tehlike Roma Germen İmparatorluğu idi.Şarlken’in kız kardeşi,Macar Kralı II.Layoş ile evli idi.II.Layoş’un kız kardeşice Şarlken’in kardeşi olan Avusturya Kralı Ferdinand ile evliydi.Böylece bu ülkeler arasında akrabalık ilişkileri kurulmuştu.Macar Kralı II.Layoş,Osmanlılara karşı düşmanca siyaset izlerken Şarlken ve Ferdinand’a güveniyordu.
Belgrat’ın Alınması (1521) :
Macarlar Kanuniyi tebrik etmemiş,vergilerini ödememiş,Osmanlı elçisini öldürmüşlerdi.Bu nedenle ,Kanuni Batı’ya ilk seferini düzenledi.Balkan’ların en stratejik kentlerinden olan Belgrat alınarak,Batı seferlerinde bir üs haline getirildi.
Batı’da Gelişmeler :
Fransa ile Kutsal Roma Germen İmparatorluğunun arası açıktı.Şarlken akrabalık ilişkileri ile İspanya,Sardunya,Sicilya Napoli Hollanda ve Fransa’nın kuzeyindeki topraklara egemen olmuştu.öte yanda Martin Luter Papaya isyan ederek Protestanlık mezhebini kurmuştu.İşte böyle bir ortamda Osmanlı Devleti Macar sorununa el atmıştı.
Alman İmparatoru Şarlken ile Fransa Kralı I.Fransuva arasında Avrupa’nın üstünlüğü mücadelesi vardı.Fransa’yı tehdide başlayan Şarlken’in bir yandan Akdeniz’e ,öte yandan Orta Avrupa’ya egemen olmak istemesi Osmanlıyı rahatsız etmekteydi.
I.Fransuva’nın 1525’te Şarlken’e esir düşmesi üzerine,Fransa Osmanlıdan yardım istedi.Avusturya’nın Macaristan üzerinde hak iddiasına karşı çıkan Osmanlı ,Fransa’nın yardım isteğine olumlu cevap verdi.Çünkü ,Almanya,Fransa’yı da alırsa Osmanlıya karşı büyük bir haçlı ittifakı kurulabilirdi.bu nedenle Fransa’nın varlığını sürdürmesi gerekiyordu.
Mohaç Meydan Savaşı (1526) :
Kanuni Macar topraklarını alarak Şarlken’in oluşturmaya çalıştığı ittifakı parçalamak ve Fransa Kralına yardım etmek amacıyla Macaristan seferine çıktı.Mohaç Meydan Savaşında Macar ordusu yenilgiye uğratıldı.Macar Kralı savaş meydanında öldü.Savaş sonunda Macaristan Osmanlı Devletine bağlı bir krallık haline geldi.kanuni Macaristan’ı doğrudan Osmanlı topraklarına katmadı.Erdel Beyi Jan Zapolya(Yanoş) Macaristan tahtına kral olarak getirildi.
Sonuç:
--- Macaristan Osmanlı himayesine alınarak tampon bir devlet haline getirildi.
--- Osmanlı’nın Orta Avrupa’daki hakimiyeti pekişti.
--- Osmanlı –Avusturya mücadelesi başladı.
--- Fransa Şarlken’in baskısından kurtularak, I.Fransuva Madrit antlaşmasıyla serbest bırakıldı.
I.Viyana Kuşatması (1529) :
Macaristan’ın Osmanlı egemenliğine girmesi üzerine Şarlken’in kardeşi olan Avusturya Kralı Ferdinand,akrabalık nedeniyle Macar tahtının kendisine ait olduğunu ileri sürerek Yanoş’un krallığını tanımadı.Avusturya’nın Budin’e girmesi üzerine sefer düzenlendi.Asıl amaç Şarlken’in Avrupa’daki üstünlüğüne son vermekti.Budin alınarak Yanoş’a geri verildi.Şarlken ve Ferdinand ortaya çıkmadıkları için,onları savaşa zorlamak amacıyla Viyana kuşatıldı(1529).Ancak amaç Viyana’yı almak olmadığı için gerekli donanım getirilmemişti.Kışında yaklaşması üzerine kuşatma kaldırıldı.
NOT: Kanuni döneminde karada sonuç alınamayan tek sefer ı.Viyana kuşatmasıdır.
Almanya Seferi (1532) :
Ferdinand’ın ikinci kez Budin’i kuşatması üzerine,yeniden sefere çıkıldı.Fakat yine ne Ferdinand nede Şarlken Osmanlı ordusu önüne çıkmadı.Osmanlı akıncıları Almanya içlerine kadar girdiler.Avusturya barış istedi.Doğuda Safevi sorunu başladığı için barış teklifi kabul edildi.
İstanbul Antlaşması (1533) :
a) Avusturya arşidükası ,protokol bakımından Osmanlı sadrazamına denk sayılacak,
b) Ferdinand ,elinde tuttuğu Macar toprakları için her yıl 30.000 altın vergi verecek,
c) Avusturya,Yanoş’un Macar krallığını tanıyacak,
d) Macaristan ve Avusturya arasındaki anlaşmaları Osmanlı padişahı onaylayacak,
e) Avusturya Macar topraklarına saldırmayacak,
f) Antlaşma Avusturya uyduğu sürece geçerli olacak.
Sonuç ve Önemi :
--- Macaristan ikiye ayrıldı.
--- Avusturya Osmanlının üstünlüğünü kabul etti.
--- Osmanlı,Avusturya üzerinde yaptırım gücüne sahip oldu.
--- Osmanlı’nın Avrupa’nın en güçlü devleti olduğu anlaşıldı.
--- Almanya’nın Avrupa üzerindeki üstünlüğüne son verildi.
Macaristan’ın Osmanlılara Katılması (1541) :
Macar Kralı Yanoş ölünce yerine küçük yaştaki oğlu Sigismund geçti.Ferdinand ,Sigismund’un krallığını tanımayarak yapmış olduğu antlaşmayı bozdu ve Budin’i kuşattı.bunun üzerine Kanuni tekrar Macaristan üzerine sefere çıktı.Budin’i aldı.Ferdinand’ın barış isteği kabul edilerek tekrar barış yapıldı.Macaristan üç bölgeye ayrıldı.
--- Kuzey Macaristan Avusturya’ya,
--- Orta Macaristan Erdel Beyliği adı altında Osmanlı himayesindeki Sigismund’a,
--- Güney Macaristan ise Budin eyaleti olarak doğrudan Osmanlılara bağlandı.
Avusturya ile antlaşma yapılmasına rağmen Osmanlı-Avusturya mücadelesi devam etti.Ferdinand 1551’de yeniden Erdel’in iç işlerine karıştı.Osmanlı-Avusturya savaşları ,1562’de yeniden barış sağlanıncaya kadar sürdü.
Zigetvar Seferi (1566) :
Kanuni Sultan Süleyman Avusturya’nın barışı bozarak Erdel’e saldırması üzerine Sadrazam Sokulu Mehmet Paşa ile yaşının ilerlemiş olmasına rağmen sefere çıktı.Zigetvar kalesi kuşatıldı.Kuşatma sırasında padişah öldü(1566). Padişahın ölümü askerden gizlendi.Kuşatmaya devam edilerek kale alındı.Zigetvar Seferi ,Kanuni’nin son seferi oldu.
OSMANLI-FRANSIZ İLİŞKİLERİ :
Osmanlı ile Fransa arasındaki ilk ilişkiler I.Fransuva’nın ,Alman İmparatoru Şarlken’e esir düştükten sonra Osmanlıdan yardım istemesiyle başlamıştı.Mohaç Savaşı Fransa’ya yardım amacıyla yapılmış,Fransuva kurtulmuştu.
Kanuni Avrupa devletleri arasındaki anlaşmazlıklardan yararlanarak Avrupa siyasetinde söz sahibi oldu.Orta Avrupa seferleriyle Fransa ve Protestanların yükünü azalttı.Protestanlığın yayılmasına zemin hazırladı.Avrupa’da dini birlik iyice zayıfladı.Fransa Osmanlı Devletini Avrupa’yı koruyan tek güç olarak gördüğünü ilan etti.Bu yakınlaşma zamanla ticari alanda kaydı.Fransa’ya Avrupa tarihlerinde “kapitülasyon” Osmanlı kayıtlarında ise “ahidname” ya da “İmtiyazat-ı mahsusa” denilen bazı ticari ayrıcalıklar verildi(1535) .
Amaç :
--- Avrupa Hristiyan birliğini bozmak ,Avrupa siyasetinde etkinlik kazanmak.
--- Almanya’ya karşı Fransa’nın desteğini sağlamak.
--- Akdeniz ticaretini canlandırmak,Gümrük gelirlerini arttırmak.Üretimi yapılmayan ürünleri ucuza temin etmek.
Kapitülasyonlar :
--- Fransız ticaret gemileri Osmanlı sularında serbestçe dolaşarak istedikleri limanlara girebilecek.
--- Fransa’dan diğer devletlere oranla daha az vergi alınacak.
--- Osmanlı topraklarında yaşayan Fransızlar din ve mezheplerinde serbest olacak.
--- Fransız tüccarlar ile Türkler arasındaki davalara Türk mahkemeleri bakacak,mahkemede bir Fransız tercüman bulunacak.
--- Fransız tüccarların kendi aralarındaki davalara Fransız yargıç bakacak.
--- Türk tüccarlarda Fransa’da aynı haklardan yararlanacaktı.
--- Antlaşma ,iki hükümdarın sağlığında geçerli olacaktı.
NOT: Antlaşmanın hükümdarların ömrü ile sınırlı tutulması Kanuninin ileri görüşlülüğünü yansıtmaktadır.
Sonuç :
--- Akdeniz ticareti yeniden canlandı.Gümrük gelirleri arttı.
--- Alman tehlikesi karşısında Fransa’nın desteği sağlandı.
--- Daha önce Venedik'e verilen imtiyazlar ekonomik nitelikliydi.Fransa’ya bunun yanında dini ve hukuki bazı ayrıcalıklar verilmiştir.
--- Kapitülasyonlar I.Mahmut döneminde sürekli hale getirildi.
--- Kapitülasyonlar önceleri bir bağış niteliğinde idi.Fakat sanayi devrimi ile birlikte Osmanlı ekonomisinin bozulmasına etki eden temel faktörlerden biri haline geldi.
--- Batılıların ,Osmanlı topraklarında yaşayan hristiyanların sorunlarıyla ilgilenmerine ve bu vesileyle Osmanlının iç işlerine karışmalarına zemin hazırladı.
Osmanlı-İran İlişkileri :
Yavuz döneminde Çaldıran zaferi ile Safevi devletine darbe vurulmuş fakat ortadan kaldırılamamıştı.Safeviler öteden beri Anadolu’ya göz dikmiş ve Osmanlı topraklarında yaşayan Şiileri kışkırtıyordu.Şah İsmail ölünce yerine oğlu Tahsmab geçti.
Şah Tahsmab;
--- Şiileri kışkırtmaya devam etti.
--- Macaristan’a elçiler göndererek Şarlken’le ittifak kurmaya çalıştı.
--- Kanuni’nin tahta çıkışını kutlamadı.
--- Osmanlı’nın Bitlis valisi Şeref Han’ın İran’a,İran’ın Azerbaycan valisi Ulama Han’ın ise Osmanlıya sığınması ilişkileri iyice bozdu.
Kanuni İstanbul antlaşmasıyla batıdaki sınırlarını güven altına aldıktan sonra İran üzerine üç sefer yaptı.
a) Irakeyn Seferi (1534): Azerbaycan’a girilerek Hamedan’a kadar ilerlendi.Tebriz ve Bağdat alındı.Basra ticaret yolu denetim altına alındı.İpek yolu üzerindeki Osmanlı hakimiyeti pekişti.Bu sefer sonunda Kanuni “Bağdat Fatihi “ olarak anıldı.
b) İkinci İran Seferi (1548) : Safevi hükümdarı Şah Tahsmab ile kardeşi arasında taht mücadelesi başladı.İran şahının kardeşi Osmanlı devletine sığınmak zorunda kaldı.Kanuni bu sırada Avusturya savaşları ile uğraşıyordu,İran kuvvetleri Tebriz ve Van’ı ele geçirdi.Yeniden İran üzerine sefere çıkmak zorunda kalan Kanuni Doğu Anadolu ve Azerbaycan’ı yeniden Osmanlı hakimiyeti altına aldı.
c) Nahcıvan Seferi (1554) : İran Osmanlı-Avusturya savaşlarını fırsat bilerek yeniden harekete geçti.Muş’a kadar ilerledi.Kanuni İran üzerine üçüncü kez sefere çıkmak zorunda kaldı.Erivan(Revan),Nahcıvan ve Karabağ alındı.Kanuni dönüşte kışı Amasya’da geçirdi.Osmanlının yeniden harekete geçeceğini zanneden şah ,barış teklifinde bulundu.Kanuni Avusturya sorununu çözümlemek istediği için bu teklifi kabul etti.
Amasya Antlaşması(1555):
--- Tebriz,Irak-ı Arab(Bağdat,Musul,Basra) ve Doğu Anadolu Osmanlıda kalacak.
--- Sınır bölgelerinde karşılıklı olarak saldırılar durdurulacak.
--- İlk üç halifeye ve sahabeye dil uzatılmayacak.
Sonuç ve Önemi :
--- İran’la imzalanan ilk resmi antlaşmadır.
--- İran sorunu antlaşmayla bir süre için çözümlendi.
--- Bağdat alınarak Basra körfezine ulaşıldı.Böylece Hint Okyanusu ile bağlantı kuruldu.
NOT: Osmanlı-İran savaşları ,Osmanlının batıdaki ilerleyişini yavaşlatmıştır.Amasya antlaşmasıyla İran sorunu bir süre için çözümlenmişse de ,III.Murat döneminde savaşlar yeniden başlamıştır.
Denizlerde Gelişmeler :
XVI.yüzyılda coğrafi keşiflerin yapılmasıyla Avrupa devletlerinin ekonomik gücü artmaya başlamıştı.Bu nedenle Kanuni siyasi ilişkilerini Avrupa ve Akdeniz ülkeleri üzerine yoğunlaştırdı.Ayrıca coğrafi keşifler sonucunda Portekizlilerin eline geçen Hint deniz yoluna da yeniden egemen olmak ve bölgedeki ticaretten pay almak amacıyla Hint deniz seferlerini düzenledi.
Akdeniz’deki Gelişmeler:
Rodos’un Fethi(1522) : Rodos adası Sen Jan şövalyelerinin elinde korsan yatağı idi.Korsanlar Türklerin Akdeniz ticaretine engel oluyor ve Batı Anadolu kıyılarını tehdit ediyorlardı.Rodos’un fethi ile Mısır ve Suriye’den Anadolu’ya ulaşan deniz yolunun güvenliği sağlanmış olacaktı.Kanuni donanma ile sefere çıkarak adayı şövalyelerden aldı.
Cezayir’in Osmanlılara Katılması (1533): Barbaros kardeşler Mısır seferinden sonra Osmanlı himayesine girmiş,Yavuz’un da yardımlarıyla Cezayir üzerinde hakimiyet kurmuştu.Osmanlı –Avusturya savaşları devam ederken Şarlken Osmanlıyı denizlerde yıpratmak için harekete geçti.Bunun üzerine Kanuni Akdeniz’deki Osmanlı egemenliğini güçlendirmek üzere Barbaros’u İstanbul’a çağırdı.Barbaros’un İstanbul’a gelmesiyle Cezayir doğrudan Osmanlı devletine katıldı.Barbaros Kaptın-ı Derya ‘lığa getirildi.
Preveze Deniz Zaferi(1538) :
Nedenleri:
--- Osmanlı ile Avusturya ve Almanya arasındaki mücadele.
--- Osmanlının Ege’yi kontrol altına alması ve Akdeniz’de üstünlüğünün giderek artması.
--- Korfu adasının Osmanlı donanması tarafından kuşatılması.
Andre Dorya komutasındaki Venedik ,Ceneviz,Papalık,Malta,İspanya ve Portekiz kuvvetlerinden oluşan bir haçlı donanması kuruldu.Temel hedef Osmanlı Devletinin Akdeniz’deki varlığına son vermekti.Preveze önlerinde gerçekleşen savaşta Osmanlı donanması Haçlı donanması karşısında büyük bir zafer kazandı(28 Eylül 1538)
Sonuç:
--- Akdeniz Osmanlı egemenliğine girdi.XVI y.y. sonlarına kadar Akdeniz üstünlüğü Osmanlıda kaldı.
--- Venedik’ten savaş tazminatı alındı.Böylece Osmanlının Akdeniz’deki üstünlüğünü kabul etmiş oldu.
--- Mora ve Dalmaçya kıyılarındaki bazı kaleler Venedik’ten alındı.
Fransa’ya Yardım (1543) :Kanuni Sultan Süleyman kendi siyaseti gereği Avrupa ülkeleri arasında Fransa’yı desteklemekte yarar görüyordu.Fransa’nın Kanuniden tekrar yardım istemesi üzerine Barbaros Hayrettin Paşa Fransa’ya yardım için gönderildi.1543’te Marsilya’ya ulaştı.İspanyolların elindeki Nis kalesini alıp Fransızlara teslim etti.Fransızların gereken desteği vermekte isteksiz davranmaları üzerine İstanbul’a döndü.
Trablusgarp’ın Alınması(1551) : Şarlken Trablusgarb’ı Sen Jan şövalyelerine vermişti.Kaptanı derya Sinan Paşa ve Turgut Reis Trablusgarb’ı şövalyelerden aldı.1553’te de Korsika adası alındı.
Cerbe Deniz Savaşı (1560) : Haçlıların Türkleri Kuzey Afrika’dan atmak ve Turgut Reisin Akdeniz’deki egemenliğine son vermek istemeleri üzerine Turgut Reis ,İspanyolların elinde olan Cebre adasını kuşattı.Andre Dorya komutasındaki haçlı donanmasının Cebre önlerine gelmesi durumu zorlaştırdı.Kaptanı derya Piyale Paşanın yardıma gelmesi sonrasında Haçlılar yenilgiye uğratıldılar.
--- Preveze’den sonra en büyük deniz savaşı kazanıldı.
--- Batı Akdeniz ve Kuzey Afrika’da Osmanlı egemenliği pekişti.
Malta Kuşatması (1565) : Malta Avrupalı devletlerin Kuzey Afrika’daki Müslüman topraklarına saldırmak için kullandıkları bir üs konumundaydı.Malta’da bulunan Sen Jan şövalyeleri Şarlken’in desteğini alarak Osmanlı gemilerine saldırıyorlardı..Cezayir ve Trablusgarb’ın güvenliği için alınması gerekliydi.Ada kuşatıldı .Fakat başarılı olunamadı,kuşatma esnasında Turgut Reis şehit düştü.
Sakız Adası’nın Alınması (1566) : Ege denizindeki Sakız adası Cenevizlilerin elinde bulunuyordu .Vergilerini ödemeyince Kanuni Sultan Süleyman Zigetvar seferine çıkarken ,Kaptanı derya Piyale Paşa’yı Sakız adasının fethi için gönderdi.Ada alındı,böylece Batı Akdeniz ve boğazların güvenliği sağlanmış oldu.
Hint Deniz Seferleri :
Doğu-Batı ticaret yollarının Osmanlı kontrolüne geçmesi üzerine Avrupa devletleri yeni yollar aramaya başladılar.16.yüz yılın başlarında Portekizliler Ümit Burnu’nu geçerek doğrudan Kızıldeniz ve Hint Okyanusu’na ulaştılar.
Portekizliler ,sömürgeler kurarak Müslüman ülkelerin ticaretine engel olmuş,Kızıldeniz yoluyla giden hacılara saldırmış,Hindistan’daki Müslüman devletlerden bir çoğunu işgal etmişti.Gücerat Hanının Osmanlıdan yardım istemesi üzerine seferlere çıkıldı.
Amaç :
--- Baharat yolunun Akdeniz üzerinden işlemesini sağlamak.
--- Kızıldeniz ticaret yoluna hakim olarak, Hint ticaret yolu üzerinde etkinlik kazanmak.
--- Hac yolunun güvenliğini sağlamak.
--- Müslüman tüccarlara verilen zararı önlemek.
--- Müslüman devletlere yardım etmek.
Kanuni döneminde Hindistan’a dört sefer düzenlendi.Bu seferler Hadım Süleyman Paşa(1538),Piri Reis(1551),Murat Reis(1552) ve Seydi Ali Reis(1553) tarafından gerçekleştirildi.
Birinci Hint Deniz seferinde Yemen ve Aden alınarak Sudan ve Habeşistan’ın bir kısmı Osmanlı toprağına katıldı.İkinci seferde Piri Reis Arap yarımadasının güneydoğusundaki Maskat’ı ele geçirdi.Hindistan’a düzenlenen diğer seferler de başarısız olmuştur.
Not: Piri Reis ilk dünya atlası niteliğinde olan “Kitab-ı Bahriye”yi hazırlamıştır.Seydi Ali Reis “Mirat’ül –Memalik” adlı coğrafya eserinin yazarıdır.
Başarısızlığın nedenleri :
--- Hint deniz seferlerinin ekonomik değerinin yeterince anlaşılamaması,batı seferlerinin daha karlı olduğunun düşünülmesi.
--- Osmanlı donanmasının okyanus şartlarına uygun olmaması.
--- Portekiz donanmasının daha güçlü olması.
--- Bölgedeki Müslüman devletlerin gereken desteği vermemesi.
Sonuç :
--- Baharat Yolu ve Hint ticareti elden çıktı.
--- Asya ticareti ümit burnuna kaydı.Akdeniz limanları önemini kaybetti.
--- Arap yarımadası ve Kızıldeniz denetim altına alındı.
--- Sudan sahilleri,Habeşistan’ın bazı kısımları ,Yemen,Umman ve Eritre Osmanlı nüfuzu altına girdi.
Dönemin Genel Özellikleri:
--- Kanuni en uzun süre başta kalan Osmanlı padişahıdır.(46 yıl).
--- Kanuni’nin Hürrem Sultanla evlenmesi,haseki sultanların devlet yönetiminde etkisini arttırdı.
--- Şehzade Mustafa,Cihangir ve Bayezid öldürüldü.Tahtın varisi olarak Şehzade Selim kaldı.
--- Vezir sayısı dörtten yediye çıkarıldı.
--- Kaptan-ı Derya divana üye yapıldı.
--- Bir çok alanda hukuki düzenleme yapıldı.( Bu nedenle I.Süleyman’a “Kanuni” denmektedir.
Kaynak: http://www.tarihportali.net/tarih/isuleyman_kanuni_donemi-t2760.0.html#ixzz19EASBKmq
Kaynak: www.tarihportali.net
Kanuni Sultan Süleyman babasının ölümü üzerine tek varis olduğu için ,sorunsuz bir şekilde başa geçti.Kanuni Sultan Süleyman’ın kırk altı yıllık hükümdarlık döneminde kültür,uygarlık alanında gelişmeler ve fetihler oldu.Osmanlı devleti hem doğuda hemde batıda ekonomik,siyasi ve askeri yönden güçlü bir duruma geldi.Bu nedenle Avrupalılar onu Muhteşem Süleyman,biz ise yaptığı kanunlardan dolayı Kanuni unvanıyla tanırız.Başa geçergeçmez koyduğu ilk kanun ,Yavuz zamanında İran’dan yapılan ipek ticareti yasağını kaldırmak oldu.
Yavuz zamanında Anadolu,Kafkasya,İran.Suriye ve Mısır’a önem verilmişti.Memluk sorunu çözümlenmiş,Safevi ise önemli bir tehlike olmaktan çıkmıştı.Batı’da Venedik ve Ceneviz eski gücünü kaybetmiş,denizlerde İspanya ve Portekiz onların yerini almıştı.Kara Avrupa’sında ise Avrupa’nın önemli bir kısmını elinde tutan Kutsal Roma Germen İmparatorluğu ve Avusturya Arşidükalığı bulunmaktaydı.
Doğu’da ve Batı’da uzun seferlere çıkıldı.Doğu’da İran,Batı’da Macaristan ve Avusturya,denizlerde ise Venedik,Papalık,Şarlken,Rodos Şövalyeleri,Malta,İspanya ve Portekiz’le savaşıldı.Fransa’ya ise yardım edildi.Osmanlı Avrupa’da önemli bir denge unsuru haline geldi.
İÇ İSYANLAR :
Kanuni ,hükümdarlığının ilk yıllarında bazı olumsuzluklarla karşılaştı.Anadolu,Suriye ve Mısır’da bazı isyanlar çıktı.
a) Baba Zünnun : Vergi sorununu bahane eden Türkmenler isyan ederek Bozok(Yozgat) çevresinde ayaklandılar(1526).Üzerine gönderilen kuvvetler tarafından isyan bastırıldı.
b) Kalenderoğlu : Hacı Bektaş soyundan olduğunu iddia eden Kalender Çelebi,tımarları elinden alındığı4 için ,Mohaç seferini fırsat bilerek isyan etti.Saltanat iddiasında bulundu.Şiilerin desteğini almayı başardı.Fakat tımarların geri verileceği söylenerek isyan dağıtıldı(1527).
c) Canberdi Gazali : Memluk komutanlarından olan Gazali ,Mısır seferinden sonra Osmanlı himayesine girmiş,Şam valiliğine atanmıştı.Gazali Osmanlıdaki taht değişikliğinden faydalanarak ,Memluk Devletini yeniden kurmak üzere “siyasi”nitelikli bir isyan çıkardı.Dulkadir Beyi Şehsuvaroğlu Ali Bey Halep’e giderek isyanı bastırdı(1521).
d) Ahmet Paşa : Devlet geleneğine göre sadrazamlık sırası kendine gelmişti.Fakat,yerine İbrahim Ağa sadrazamlığa atandı.Ahmet Paşa ise Mısır valiliğine atandı.Bu duruma kızan paşa,Memluk ileri gelenlerini de yanına alarak isyan başlattı.Ahmet Paşa’nın kendisine vezir seçtiği Kadızade Mehmet Bey Osmanlı Devletine sadık kalıp ayaklanmayı bastırdı(1524).
BATIDA GELİŞMELER :
Kanuni Sultan Süleyman’ın tahta çıktığı sırada Osmanlı Devleti için en büyük tehlike Roma Germen İmparatorluğu idi.Şarlken’in kız kardeşi,Macar Kralı II.Layoş ile evli idi.II.Layoş’un kız kardeşice Şarlken’in kardeşi olan Avusturya Kralı Ferdinand ile evliydi.Böylece bu ülkeler arasında akrabalık ilişkileri kurulmuştu.Macar Kralı II.Layoş,Osmanlılara karşı düşmanca siyaset izlerken Şarlken ve Ferdinand’a güveniyordu.
Belgrat’ın Alınması (1521) :
Macarlar Kanuniyi tebrik etmemiş,vergilerini ödememiş,Osmanlı elçisini öldürmüşlerdi.Bu nedenle ,Kanuni Batı’ya ilk seferini düzenledi.Balkan’ların en stratejik kentlerinden olan Belgrat alınarak,Batı seferlerinde bir üs haline getirildi.
Batı’da Gelişmeler :
Fransa ile Kutsal Roma Germen İmparatorluğunun arası açıktı.Şarlken akrabalık ilişkileri ile İspanya,Sardunya,Sicilya Napoli Hollanda ve Fransa’nın kuzeyindeki topraklara egemen olmuştu.öte yanda Martin Luter Papaya isyan ederek Protestanlık mezhebini kurmuştu.İşte böyle bir ortamda Osmanlı Devleti Macar sorununa el atmıştı.
Alman İmparatoru Şarlken ile Fransa Kralı I.Fransuva arasında Avrupa’nın üstünlüğü mücadelesi vardı.Fransa’yı tehdide başlayan Şarlken’in bir yandan Akdeniz’e ,öte yandan Orta Avrupa’ya egemen olmak istemesi Osmanlıyı rahatsız etmekteydi.
I.Fransuva’nın 1525’te Şarlken’e esir düşmesi üzerine,Fransa Osmanlıdan yardım istedi.Avusturya’nın Macaristan üzerinde hak iddiasına karşı çıkan Osmanlı ,Fransa’nın yardım isteğine olumlu cevap verdi.Çünkü ,Almanya,Fransa’yı da alırsa Osmanlıya karşı büyük bir haçlı ittifakı kurulabilirdi.bu nedenle Fransa’nın varlığını sürdürmesi gerekiyordu.
Mohaç Meydan Savaşı (1526) :
Kanuni Macar topraklarını alarak Şarlken’in oluşturmaya çalıştığı ittifakı parçalamak ve Fransa Kralına yardım etmek amacıyla Macaristan seferine çıktı.Mohaç Meydan Savaşında Macar ordusu yenilgiye uğratıldı.Macar Kralı savaş meydanında öldü.Savaş sonunda Macaristan Osmanlı Devletine bağlı bir krallık haline geldi.kanuni Macaristan’ı doğrudan Osmanlı topraklarına katmadı.Erdel Beyi Jan Zapolya(Yanoş) Macaristan tahtına kral olarak getirildi.
Sonuç:
--- Macaristan Osmanlı himayesine alınarak tampon bir devlet haline getirildi.
--- Osmanlı’nın Orta Avrupa’daki hakimiyeti pekişti.
--- Osmanlı –Avusturya mücadelesi başladı.
--- Fransa Şarlken’in baskısından kurtularak, I.Fransuva Madrit antlaşmasıyla serbest bırakıldı.
I.Viyana Kuşatması (1529) :
Macaristan’ın Osmanlı egemenliğine girmesi üzerine Şarlken’in kardeşi olan Avusturya Kralı Ferdinand,akrabalık nedeniyle Macar tahtının kendisine ait olduğunu ileri sürerek Yanoş’un krallığını tanımadı.Avusturya’nın Budin’e girmesi üzerine sefer düzenlendi.Asıl amaç Şarlken’in Avrupa’daki üstünlüğüne son vermekti.Budin alınarak Yanoş’a geri verildi.Şarlken ve Ferdinand ortaya çıkmadıkları için,onları savaşa zorlamak amacıyla Viyana kuşatıldı(1529).Ancak amaç Viyana’yı almak olmadığı için gerekli donanım getirilmemişti.Kışında yaklaşması üzerine kuşatma kaldırıldı.
NOT: Kanuni döneminde karada sonuç alınamayan tek sefer ı.Viyana kuşatmasıdır.
Almanya Seferi (1532) :
Ferdinand’ın ikinci kez Budin’i kuşatması üzerine,yeniden sefere çıkıldı.Fakat yine ne Ferdinand nede Şarlken Osmanlı ordusu önüne çıkmadı.Osmanlı akıncıları Almanya içlerine kadar girdiler.Avusturya barış istedi.Doğuda Safevi sorunu başladığı için barış teklifi kabul edildi.
İstanbul Antlaşması (1533) :
a) Avusturya arşidükası ,protokol bakımından Osmanlı sadrazamına denk sayılacak,
b) Ferdinand ,elinde tuttuğu Macar toprakları için her yıl 30.000 altın vergi verecek,
c) Avusturya,Yanoş’un Macar krallığını tanıyacak,
d) Macaristan ve Avusturya arasındaki anlaşmaları Osmanlı padişahı onaylayacak,
e) Avusturya Macar topraklarına saldırmayacak,
f) Antlaşma Avusturya uyduğu sürece geçerli olacak.
Sonuç ve Önemi :
--- Macaristan ikiye ayrıldı.
--- Avusturya Osmanlının üstünlüğünü kabul etti.
--- Osmanlı,Avusturya üzerinde yaptırım gücüne sahip oldu.
--- Osmanlı’nın Avrupa’nın en güçlü devleti olduğu anlaşıldı.
--- Almanya’nın Avrupa üzerindeki üstünlüğüne son verildi.
Macaristan’ın Osmanlılara Katılması (1541) :
Macar Kralı Yanoş ölünce yerine küçük yaştaki oğlu Sigismund geçti.Ferdinand ,Sigismund’un krallığını tanımayarak yapmış olduğu antlaşmayı bozdu ve Budin’i kuşattı.bunun üzerine Kanuni tekrar Macaristan üzerine sefere çıktı.Budin’i aldı.Ferdinand’ın barış isteği kabul edilerek tekrar barış yapıldı.Macaristan üç bölgeye ayrıldı.
--- Kuzey Macaristan Avusturya’ya,
--- Orta Macaristan Erdel Beyliği adı altında Osmanlı himayesindeki Sigismund’a,
--- Güney Macaristan ise Budin eyaleti olarak doğrudan Osmanlılara bağlandı.
Avusturya ile antlaşma yapılmasına rağmen Osmanlı-Avusturya mücadelesi devam etti.Ferdinand 1551’de yeniden Erdel’in iç işlerine karıştı.Osmanlı-Avusturya savaşları ,1562’de yeniden barış sağlanıncaya kadar sürdü.
Zigetvar Seferi (1566) :
Kanuni Sultan Süleyman Avusturya’nın barışı bozarak Erdel’e saldırması üzerine Sadrazam Sokulu Mehmet Paşa ile yaşının ilerlemiş olmasına rağmen sefere çıktı.Zigetvar kalesi kuşatıldı.Kuşatma sırasında padişah öldü(1566). Padişahın ölümü askerden gizlendi.Kuşatmaya devam edilerek kale alındı.Zigetvar Seferi ,Kanuni’nin son seferi oldu.
OSMANLI-FRANSIZ İLİŞKİLERİ :
Osmanlı ile Fransa arasındaki ilk ilişkiler I.Fransuva’nın ,Alman İmparatoru Şarlken’e esir düştükten sonra Osmanlıdan yardım istemesiyle başlamıştı.Mohaç Savaşı Fransa’ya yardım amacıyla yapılmış,Fransuva kurtulmuştu.
Kanuni Avrupa devletleri arasındaki anlaşmazlıklardan yararlanarak Avrupa siyasetinde söz sahibi oldu.Orta Avrupa seferleriyle Fransa ve Protestanların yükünü azalttı.Protestanlığın yayılmasına zemin hazırladı.Avrupa’da dini birlik iyice zayıfladı.Fransa Osmanlı Devletini Avrupa’yı koruyan tek güç olarak gördüğünü ilan etti.Bu yakınlaşma zamanla ticari alanda kaydı.Fransa’ya Avrupa tarihlerinde “kapitülasyon” Osmanlı kayıtlarında ise “ahidname” ya da “İmtiyazat-ı mahsusa” denilen bazı ticari ayrıcalıklar verildi(1535) .
Amaç :
--- Avrupa Hristiyan birliğini bozmak ,Avrupa siyasetinde etkinlik kazanmak.
--- Almanya’ya karşı Fransa’nın desteğini sağlamak.
--- Akdeniz ticaretini canlandırmak,Gümrük gelirlerini arttırmak.Üretimi yapılmayan ürünleri ucuza temin etmek.
Kapitülasyonlar :
--- Fransız ticaret gemileri Osmanlı sularında serbestçe dolaşarak istedikleri limanlara girebilecek.
--- Fransa’dan diğer devletlere oranla daha az vergi alınacak.
--- Osmanlı topraklarında yaşayan Fransızlar din ve mezheplerinde serbest olacak.
--- Fransız tüccarlar ile Türkler arasındaki davalara Türk mahkemeleri bakacak,mahkemede bir Fransız tercüman bulunacak.
--- Fransız tüccarların kendi aralarındaki davalara Fransız yargıç bakacak.
--- Türk tüccarlarda Fransa’da aynı haklardan yararlanacaktı.
--- Antlaşma ,iki hükümdarın sağlığında geçerli olacaktı.
NOT: Antlaşmanın hükümdarların ömrü ile sınırlı tutulması Kanuninin ileri görüşlülüğünü yansıtmaktadır.
Sonuç :
--- Akdeniz ticareti yeniden canlandı.Gümrük gelirleri arttı.
--- Alman tehlikesi karşısında Fransa’nın desteği sağlandı.
--- Daha önce Venedik'e verilen imtiyazlar ekonomik nitelikliydi.Fransa’ya bunun yanında dini ve hukuki bazı ayrıcalıklar verilmiştir.
--- Kapitülasyonlar I.Mahmut döneminde sürekli hale getirildi.
--- Kapitülasyonlar önceleri bir bağış niteliğinde idi.Fakat sanayi devrimi ile birlikte Osmanlı ekonomisinin bozulmasına etki eden temel faktörlerden biri haline geldi.
--- Batılıların ,Osmanlı topraklarında yaşayan hristiyanların sorunlarıyla ilgilenmerine ve bu vesileyle Osmanlının iç işlerine karışmalarına zemin hazırladı.
Osmanlı-İran İlişkileri :
Yavuz döneminde Çaldıran zaferi ile Safevi devletine darbe vurulmuş fakat ortadan kaldırılamamıştı.Safeviler öteden beri Anadolu’ya göz dikmiş ve Osmanlı topraklarında yaşayan Şiileri kışkırtıyordu.Şah İsmail ölünce yerine oğlu Tahsmab geçti.
Şah Tahsmab;
--- Şiileri kışkırtmaya devam etti.
--- Macaristan’a elçiler göndererek Şarlken’le ittifak kurmaya çalıştı.
--- Kanuni’nin tahta çıkışını kutlamadı.
--- Osmanlı’nın Bitlis valisi Şeref Han’ın İran’a,İran’ın Azerbaycan valisi Ulama Han’ın ise Osmanlıya sığınması ilişkileri iyice bozdu.
Kanuni İstanbul antlaşmasıyla batıdaki sınırlarını güven altına aldıktan sonra İran üzerine üç sefer yaptı.
a) Irakeyn Seferi (1534): Azerbaycan’a girilerek Hamedan’a kadar ilerlendi.Tebriz ve Bağdat alındı.Basra ticaret yolu denetim altına alındı.İpek yolu üzerindeki Osmanlı hakimiyeti pekişti.Bu sefer sonunda Kanuni “Bağdat Fatihi “ olarak anıldı.
b) İkinci İran Seferi (1548) : Safevi hükümdarı Şah Tahsmab ile kardeşi arasında taht mücadelesi başladı.İran şahının kardeşi Osmanlı devletine sığınmak zorunda kaldı.Kanuni bu sırada Avusturya savaşları ile uğraşıyordu,İran kuvvetleri Tebriz ve Van’ı ele geçirdi.Yeniden İran üzerine sefere çıkmak zorunda kalan Kanuni Doğu Anadolu ve Azerbaycan’ı yeniden Osmanlı hakimiyeti altına aldı.
c) Nahcıvan Seferi (1554) : İran Osmanlı-Avusturya savaşlarını fırsat bilerek yeniden harekete geçti.Muş’a kadar ilerledi.Kanuni İran üzerine üçüncü kez sefere çıkmak zorunda kaldı.Erivan(Revan),Nahcıvan ve Karabağ alındı.Kanuni dönüşte kışı Amasya’da geçirdi.Osmanlının yeniden harekete geçeceğini zanneden şah ,barış teklifinde bulundu.Kanuni Avusturya sorununu çözümlemek istediği için bu teklifi kabul etti.
Amasya Antlaşması(1555):
--- Tebriz,Irak-ı Arab(Bağdat,Musul,Basra) ve Doğu Anadolu Osmanlıda kalacak.
--- Sınır bölgelerinde karşılıklı olarak saldırılar durdurulacak.
--- İlk üç halifeye ve sahabeye dil uzatılmayacak.
Sonuç ve Önemi :
--- İran’la imzalanan ilk resmi antlaşmadır.
--- İran sorunu antlaşmayla bir süre için çözümlendi.
--- Bağdat alınarak Basra körfezine ulaşıldı.Böylece Hint Okyanusu ile bağlantı kuruldu.
NOT: Osmanlı-İran savaşları ,Osmanlının batıdaki ilerleyişini yavaşlatmıştır.Amasya antlaşmasıyla İran sorunu bir süre için çözümlenmişse de ,III.Murat döneminde savaşlar yeniden başlamıştır.
Denizlerde Gelişmeler :
XVI.yüzyılda coğrafi keşiflerin yapılmasıyla Avrupa devletlerinin ekonomik gücü artmaya başlamıştı.Bu nedenle Kanuni siyasi ilişkilerini Avrupa ve Akdeniz ülkeleri üzerine yoğunlaştırdı.Ayrıca coğrafi keşifler sonucunda Portekizlilerin eline geçen Hint deniz yoluna da yeniden egemen olmak ve bölgedeki ticaretten pay almak amacıyla Hint deniz seferlerini düzenledi.
Akdeniz’deki Gelişmeler:
Rodos’un Fethi(1522) : Rodos adası Sen Jan şövalyelerinin elinde korsan yatağı idi.Korsanlar Türklerin Akdeniz ticaretine engel oluyor ve Batı Anadolu kıyılarını tehdit ediyorlardı.Rodos’un fethi ile Mısır ve Suriye’den Anadolu’ya ulaşan deniz yolunun güvenliği sağlanmış olacaktı.Kanuni donanma ile sefere çıkarak adayı şövalyelerden aldı.
Cezayir’in Osmanlılara Katılması (1533): Barbaros kardeşler Mısır seferinden sonra Osmanlı himayesine girmiş,Yavuz’un da yardımlarıyla Cezayir üzerinde hakimiyet kurmuştu.Osmanlı –Avusturya savaşları devam ederken Şarlken Osmanlıyı denizlerde yıpratmak için harekete geçti.Bunun üzerine Kanuni Akdeniz’deki Osmanlı egemenliğini güçlendirmek üzere Barbaros’u İstanbul’a çağırdı.Barbaros’un İstanbul’a gelmesiyle Cezayir doğrudan Osmanlı devletine katıldı.Barbaros Kaptın-ı Derya ‘lığa getirildi.
Preveze Deniz Zaferi(1538) :
Nedenleri:
--- Osmanlı ile Avusturya ve Almanya arasındaki mücadele.
--- Osmanlının Ege’yi kontrol altına alması ve Akdeniz’de üstünlüğünün giderek artması.
--- Korfu adasının Osmanlı donanması tarafından kuşatılması.
Andre Dorya komutasındaki Venedik ,Ceneviz,Papalık,Malta,İspanya ve Portekiz kuvvetlerinden oluşan bir haçlı donanması kuruldu.Temel hedef Osmanlı Devletinin Akdeniz’deki varlığına son vermekti.Preveze önlerinde gerçekleşen savaşta Osmanlı donanması Haçlı donanması karşısında büyük bir zafer kazandı(28 Eylül 1538)
Sonuç:
--- Akdeniz Osmanlı egemenliğine girdi.XVI y.y. sonlarına kadar Akdeniz üstünlüğü Osmanlıda kaldı.
--- Venedik’ten savaş tazminatı alındı.Böylece Osmanlının Akdeniz’deki üstünlüğünü kabul etmiş oldu.
--- Mora ve Dalmaçya kıyılarındaki bazı kaleler Venedik’ten alındı.
Fransa’ya Yardım (1543) :Kanuni Sultan Süleyman kendi siyaseti gereği Avrupa ülkeleri arasında Fransa’yı desteklemekte yarar görüyordu.Fransa’nın Kanuniden tekrar yardım istemesi üzerine Barbaros Hayrettin Paşa Fransa’ya yardım için gönderildi.1543’te Marsilya’ya ulaştı.İspanyolların elindeki Nis kalesini alıp Fransızlara teslim etti.Fransızların gereken desteği vermekte isteksiz davranmaları üzerine İstanbul’a döndü.
Trablusgarp’ın Alınması(1551) : Şarlken Trablusgarb’ı Sen Jan şövalyelerine vermişti.Kaptanı derya Sinan Paşa ve Turgut Reis Trablusgarb’ı şövalyelerden aldı.1553’te de Korsika adası alındı.
Cerbe Deniz Savaşı (1560) : Haçlıların Türkleri Kuzey Afrika’dan atmak ve Turgut Reisin Akdeniz’deki egemenliğine son vermek istemeleri üzerine Turgut Reis ,İspanyolların elinde olan Cebre adasını kuşattı.Andre Dorya komutasındaki haçlı donanmasının Cebre önlerine gelmesi durumu zorlaştırdı.Kaptanı derya Piyale Paşanın yardıma gelmesi sonrasında Haçlılar yenilgiye uğratıldılar.
--- Preveze’den sonra en büyük deniz savaşı kazanıldı.
--- Batı Akdeniz ve Kuzey Afrika’da Osmanlı egemenliği pekişti.
Malta Kuşatması (1565) : Malta Avrupalı devletlerin Kuzey Afrika’daki Müslüman topraklarına saldırmak için kullandıkları bir üs konumundaydı.Malta’da bulunan Sen Jan şövalyeleri Şarlken’in desteğini alarak Osmanlı gemilerine saldırıyorlardı..Cezayir ve Trablusgarb’ın güvenliği için alınması gerekliydi.Ada kuşatıldı .Fakat başarılı olunamadı,kuşatma esnasında Turgut Reis şehit düştü.
Sakız Adası’nın Alınması (1566) : Ege denizindeki Sakız adası Cenevizlilerin elinde bulunuyordu .Vergilerini ödemeyince Kanuni Sultan Süleyman Zigetvar seferine çıkarken ,Kaptanı derya Piyale Paşa’yı Sakız adasının fethi için gönderdi.Ada alındı,böylece Batı Akdeniz ve boğazların güvenliği sağlanmış oldu.
Hint Deniz Seferleri :
Doğu-Batı ticaret yollarının Osmanlı kontrolüne geçmesi üzerine Avrupa devletleri yeni yollar aramaya başladılar.16.yüz yılın başlarında Portekizliler Ümit Burnu’nu geçerek doğrudan Kızıldeniz ve Hint Okyanusu’na ulaştılar.
Portekizliler ,sömürgeler kurarak Müslüman ülkelerin ticaretine engel olmuş,Kızıldeniz yoluyla giden hacılara saldırmış,Hindistan’daki Müslüman devletlerden bir çoğunu işgal etmişti.Gücerat Hanının Osmanlıdan yardım istemesi üzerine seferlere çıkıldı.
Amaç :
--- Baharat yolunun Akdeniz üzerinden işlemesini sağlamak.
--- Kızıldeniz ticaret yoluna hakim olarak, Hint ticaret yolu üzerinde etkinlik kazanmak.
--- Hac yolunun güvenliğini sağlamak.
--- Müslüman tüccarlara verilen zararı önlemek.
--- Müslüman devletlere yardım etmek.
Kanuni döneminde Hindistan’a dört sefer düzenlendi.Bu seferler Hadım Süleyman Paşa(1538),Piri Reis(1551),Murat Reis(1552) ve Seydi Ali Reis(1553) tarafından gerçekleştirildi.
Birinci Hint Deniz seferinde Yemen ve Aden alınarak Sudan ve Habeşistan’ın bir kısmı Osmanlı toprağına katıldı.İkinci seferde Piri Reis Arap yarımadasının güneydoğusundaki Maskat’ı ele geçirdi.Hindistan’a düzenlenen diğer seferler de başarısız olmuştur.
Not: Piri Reis ilk dünya atlası niteliğinde olan “Kitab-ı Bahriye”yi hazırlamıştır.Seydi Ali Reis “Mirat’ül –Memalik” adlı coğrafya eserinin yazarıdır.
Başarısızlığın nedenleri :
--- Hint deniz seferlerinin ekonomik değerinin yeterince anlaşılamaması,batı seferlerinin daha karlı olduğunun düşünülmesi.
--- Osmanlı donanmasının okyanus şartlarına uygun olmaması.
--- Portekiz donanmasının daha güçlü olması.
--- Bölgedeki Müslüman devletlerin gereken desteği vermemesi.
Sonuç :
--- Baharat Yolu ve Hint ticareti elden çıktı.
--- Asya ticareti ümit burnuna kaydı.Akdeniz limanları önemini kaybetti.
--- Arap yarımadası ve Kızıldeniz denetim altına alındı.
--- Sudan sahilleri,Habeşistan’ın bazı kısımları ,Yemen,Umman ve Eritre Osmanlı nüfuzu altına girdi.
Dönemin Genel Özellikleri:
--- Kanuni en uzun süre başta kalan Osmanlı padişahıdır.(46 yıl).
--- Kanuni’nin Hürrem Sultanla evlenmesi,haseki sultanların devlet yönetiminde etkisini arttırdı.
--- Şehzade Mustafa,Cihangir ve Bayezid öldürüldü.Tahtın varisi olarak Şehzade Selim kaldı.
--- Vezir sayısı dörtten yediye çıkarıldı.
--- Kaptan-ı Derya divana üye yapıldı.
--- Bir çok alanda hukuki düzenleme yapıldı.( Bu nedenle I.Süleyman’a “Kanuni” denmektedir.
Kaynak: http://www.tarihportali.net/tarih/isuleyman_kanuni_donemi-t2760.0.html#ixzz19EASBKmq
Kaynak: www.tarihportali.net
5 Kasım 2010 Cuma
ders
Karahanlı Ordusu:
Hassa Ordusu: Karahanlı hassa ordusu ücretli olup, doğrudan hükümdara bağlı askerlerdi.
Hanedan Üyeleri ve Diğer Devlet Adamlarının Kuvvetleri: Karahanlılar da bölge ve vilayetleri yöneten hanedan üyelerinin de kendi emirleri altında askerî kuvvetleri vardı. Bu hanedan üyeleri ve devletin ileri gelenleri kendi birlikleriyle, savaş zamanında ana orduya katılarak Karahanlı ordusunu meydana getiriyorlardı.
Devlete Tabi Türk Topluluklarına Ait Askerler: Karahanlı devletinde yaşayan Çiğiller, Karluklar ve Yağma Türkleri gibi bazı Türk boylarına mensup kuvvetler de zaman zaman orduya katılırlardı Karahanlılar da askerî harekâtın durumuna göre ordunun komutasını bizzat hükümdar, şehzadeler ya da subaşılar (kumandanlar) yapardı. Karahanlı ordusunda hastane örgütü ile düzenli bir posta teşkilatı da vardı.
Gaznelilerde Ordu
Gazneli ordusu dönemin en modern ve profesyonel ordularından birisi idi. Ordu daima savaşa hazır durumda bulundurulurdu. Ordunun başkomutan bizzat sultandı. Gazneli ordusunun önemli bir özelliği de Hindistan'dan haraç olarak alınan fillerdi. Kaynakların belirttiğine göre fil sayısı en çok 1700 civarında olmuştur. Gazne ordusunda fillerin eğitilmesi ve barınması için fil hane kurulmuştu. Gazne ordusundaki askerlerin çoğu süvari idi. Gazne ordusunun sayısı da yaklaşık yüz bin kişi civarında idi. Bu sayı savaş zamanında gönüllüler ve eyalet kuvvetlerinin katılmasıyla artardı.
Gazne ordusunu oluşturan unsurlar şunlardır:
? Gulâmlar: Gulâm Farsça kul demektir. Orduda "Gulâm Sistemi" ise kulluk sistemi demektir. Gulâm sistemi en gelişmiş şekli ile Gazneliler ve Selçuklularda görülmektedir. Bu sistem bir bakma o devrin askerî okulları idi. Çocuk yaşta toplanan asker adayları, gulâm yetiştirme merkezlerine (gulâmhane) getirilirler, burada at üzerinde silah kullanmayı, saray terbiyesiyle sultana hizmet etme usullerini öğrenirlerdi. Sultana yakın devlet yöneticileri ve yüksek seviyeli komutanlar gulâm sisteminden yetişiyordu. Gulâm sistemindeki eğitim süresi uzun olup, 18 ? 20 yılı bulabiliyordu. Sultanlar kendilerine en yakın askerler olan hassa birliklerini (Gulâman-ı Has) gulâmlardan seçerlerdi. Hassa askerleri savaşa her an hazır olan eğitilmiş askerlerdi. Hassa ordusu askerleri yılda dört defa bistegani adı verilen maaş alırlardı. Gulâmlar saray teşkilatında da önemli görevler alabiliyorlardı. Sultan Alp Arslan'ın kendisine bağlı 4000 gulâmı olduğu bilinmektedir. Gulâm sistemine giren askerlere memlûk (köle)' da denilirdi. Fakat buradaki memlûk, hiçbir kanuni hakkı olmayan esir insan demek değildi. Bunlar tamamen özel statüde eğitilmiş askerlerdi. içlerinden yönetici ve komutan da çıkabiliyordu.
? Muntazam birlikler: Sürekli askerlerin oluşturduğu yaya ve süvarilerden karma düzenli birliklerdir.
? Eyalet askerleri: Eyalet askerleri iktalarda yetişmiş atlı askerlerle, şehzade ve meliklerin kuvvetlerinden oluşmaktadır.
? Ücretli askerler: Ücretli askerler Oğuz, Karluk ve Yağma Türklerinden seçilirdi.
? Gönüllüler: Gönüllüler (gazi) herhangi bir savaş esnasında, savaş bölgesine yakın yerlerden orduya katılan kuvvetlerdi. Sultan Mahmud'un 1018'deki Hindistan seferine yirmi bin gönüllünün (gazi) katıldığı bilinmektedir.
Selçuklu Ordusu
Büyük Selçuklular her alanda olduğu gibi askerî alanda da en ileri seviyeye ulaşmışlardı. Büyük Selçukluların ordu teşkilatı kendisinden sonra kurulan Türk devletlerince de örnek alınmıştır. Dandanakan Savaşı'na (1040) kadar tamamen göçebe Oğuzlardan oluşan Büyük Selçuklu ordusu, bu savaştan sonra yerleşik İslam topluluklarıyla karşılaşan Tuğrul Bey, ordusunda yeni şartlara uygun bazı düzenlemeler yapma gereği duymuştur. Öncelikle Gaznelilerde bulunan hassa ordusuna benzeyen özel birlikler kurdurmuştur. Türklerin yanında yerli mahallî unsurlar da askerî teşkilat içine almıştır. Çünkü fetihler için her zaman kalabalık bir orduya gerek duyuluyordu. Büyük Selçukluların askerî sistemde yaptıkları en büyük yeniliklerden birisi de askerî iktalardır.
Büyük Selçuklu ordusu altı bölümden oluşuyordu:
? Gulam Ordusu: Kulluk sistemi demek olan gulam sisteminde, değişik milletlerin çocukları küçük yaşlarda alınarak gulamhanelerde özel olarak yetiştirilirlerdi. Sultanlar, kendilerine en yakın askerî birlikleri gulam sisteminden yetişmiş askerlerden seçerlerdi. Doğrudan sultana bağlı olan Gulam ordusu yılda dört defa bîstegani adı verilen maaş alırdı. Bu ordunun her türlü masrafları devlet tarafından karşılanırdı.
-- Hassa Ordusu: Çeşitli Türk boylarından seçilerek oluşturulan birliklerdir. Sultana bağlı olan bu orduya maaş yerine iktalardan elde edilen vergi gelirleri verilirdi. Bu ordu her an savaşa hazır atlı birliklerden oluşurdu.
? Sipahiler (ikta askerleri): Selçuklu ordusunun en büyük kısmını sipahiler oluşturuyordu. Hz. Ömer zamanından beri uygulanan ikta sistemini Selçuklular almışlar ve kendilerine göre geliştirerek, ona askerî bir şekil kazandırmışlardır. Nizamülmülk tarafından yapılan bu askerî düzen, daha sonra bütün Türk-İslam devletlerince de kullanılmıştır. ita sisteminde ülke toprakları ergi gelirlerine göre bölümlere ayrılırdı bölümlerin her birine ikta denirdi. Kendilerine ikta verilen emirler iktalar içinde otururlar, vergisini toplarlar ve bu vergilere karşılıkta belirlenen sayıda asker beslerlerdi. Savaş zamanı bir araya gelen bu kuvvetler, Selçuklu ordusu içinde kalabalık bir grup oluştururdu. Böylece devlet ikta sistemi ile hiçbir harcama yapmadan çok sayıda askere sahip olduğu gibi, vergi toplama işini de halletmiş oluyordu. Türkiye Selçuklularında da devam eden bu sistem, Osmanlılarda Tımar adını almıştır.
? Şehzade, Melik ve Askerî Valilerin Kuvvetleri: şehzade, melik ve eyalet valileri kendilerine bağlı atlı askerî birlikler oluşturmuşlardır. Bu birlikler daha çok çeşitli Türk boylarından kurulurdu. Savaş zamanında ise kuvvetleriyle birlikte ana orduya dâhil olurlardı.
? Tabi (bağlı) Devlet ve Beyliklerin Askerleri: Büyük Selçuklulara bağlı devletlerden asker alındığı gibi, komşu devletlerden de paralı askerler toplanırdı. Sultan; Abbasi halifesi, Gürcü ve Ermeni krallıkları, Karahanlılar ve Gaznelilerden ihtiyaç duyduğunda asker talep eder, onlarda bunun üzerine asker gönderirlerdi.
? Türkmenler: Selçuklu Devleti kurulduğu zamanlarda ordunun ana unsurunu göçebe yaşayan Oğuzlar (Türkmenler) oluşturuyordu. Oğuzlar, beyleri vasıtasıyla hükümdara bağlı olmakla beraber kendi boy teşkilatları içersinde yaşarlardı. Doğudan devamlı büyük kitleler halinde göç ederek gelen Türkmenler uç bölgelerine yerleştirilirler, bu şekilde yerleşik hale geçen Türkmenler, hem üretime katkıda bulunurlar hem de yerleştikleri yerlerin güvenliğini sağlarlardı. Sultanın daveti üzerine de orduya katılırlardı. Irak, Suriye, Azerbaycan ve Anadolu'nun fethedilmesinde ve bu bölgelerin Türkleşmesinde, Türkmenlerin büyük faydaları olmuştur. Ancak Selçuklu ordusunda zamanla gulam sisteminden yetişen komutanların öne geçmesiyle, Türkmenler ikinci plâna düşmüşlerdir. Buna üzülen Türkmenler de zaman zaman ayaklanmışlar ya da isyan eden bir melik veya şehzadenin yanında yer alarak tepkilerini göstermişlerdir.
Selçuklu ordusunda kullanılan başlıca silahları, hafif ve ağır silahlar olmak üzere ikiye ayırabiliriz:
? Hafif Silahlar: Ok, yay, kılıç - kalkan, mızrak, hançer, bıçak, sapan, kargı, gürz, balta ve zırh hafif silahlardı. Bu silahların ağırlığı bir insanın taşıyabileceği kadardı.
? Ağır Silahlar: Mancınık, arrade (mancınığın küçüğü), kule, ok ve neft atan çark tipi makineler, koçbaşı denilen kale kapısı kırmaya yarayan ağaçlar ve arabalardı. Bu silahlar daha çok kuşatmalarda kullanılırdı.
Hassa Ordusu: Karahanlı hassa ordusu ücretli olup, doğrudan hükümdara bağlı askerlerdi.
Hanedan Üyeleri ve Diğer Devlet Adamlarının Kuvvetleri: Karahanlılar da bölge ve vilayetleri yöneten hanedan üyelerinin de kendi emirleri altında askerî kuvvetleri vardı. Bu hanedan üyeleri ve devletin ileri gelenleri kendi birlikleriyle, savaş zamanında ana orduya katılarak Karahanlı ordusunu meydana getiriyorlardı.
Devlete Tabi Türk Topluluklarına Ait Askerler: Karahanlı devletinde yaşayan Çiğiller, Karluklar ve Yağma Türkleri gibi bazı Türk boylarına mensup kuvvetler de zaman zaman orduya katılırlardı Karahanlılar da askerî harekâtın durumuna göre ordunun komutasını bizzat hükümdar, şehzadeler ya da subaşılar (kumandanlar) yapardı. Karahanlı ordusunda hastane örgütü ile düzenli bir posta teşkilatı da vardı.
Gaznelilerde Ordu
Gazneli ordusu dönemin en modern ve profesyonel ordularından birisi idi. Ordu daima savaşa hazır durumda bulundurulurdu. Ordunun başkomutan bizzat sultandı. Gazneli ordusunun önemli bir özelliği de Hindistan'dan haraç olarak alınan fillerdi. Kaynakların belirttiğine göre fil sayısı en çok 1700 civarında olmuştur. Gazne ordusunda fillerin eğitilmesi ve barınması için fil hane kurulmuştu. Gazne ordusundaki askerlerin çoğu süvari idi. Gazne ordusunun sayısı da yaklaşık yüz bin kişi civarında idi. Bu sayı savaş zamanında gönüllüler ve eyalet kuvvetlerinin katılmasıyla artardı.
Gazne ordusunu oluşturan unsurlar şunlardır:
? Gulâmlar: Gulâm Farsça kul demektir. Orduda "Gulâm Sistemi" ise kulluk sistemi demektir. Gulâm sistemi en gelişmiş şekli ile Gazneliler ve Selçuklularda görülmektedir. Bu sistem bir bakma o devrin askerî okulları idi. Çocuk yaşta toplanan asker adayları, gulâm yetiştirme merkezlerine (gulâmhane) getirilirler, burada at üzerinde silah kullanmayı, saray terbiyesiyle sultana hizmet etme usullerini öğrenirlerdi. Sultana yakın devlet yöneticileri ve yüksek seviyeli komutanlar gulâm sisteminden yetişiyordu. Gulâm sistemindeki eğitim süresi uzun olup, 18 ? 20 yılı bulabiliyordu. Sultanlar kendilerine en yakın askerler olan hassa birliklerini (Gulâman-ı Has) gulâmlardan seçerlerdi. Hassa askerleri savaşa her an hazır olan eğitilmiş askerlerdi. Hassa ordusu askerleri yılda dört defa bistegani adı verilen maaş alırlardı. Gulâmlar saray teşkilatında da önemli görevler alabiliyorlardı. Sultan Alp Arslan'ın kendisine bağlı 4000 gulâmı olduğu bilinmektedir. Gulâm sistemine giren askerlere memlûk (köle)' da denilirdi. Fakat buradaki memlûk, hiçbir kanuni hakkı olmayan esir insan demek değildi. Bunlar tamamen özel statüde eğitilmiş askerlerdi. içlerinden yönetici ve komutan da çıkabiliyordu.
? Muntazam birlikler: Sürekli askerlerin oluşturduğu yaya ve süvarilerden karma düzenli birliklerdir.
? Eyalet askerleri: Eyalet askerleri iktalarda yetişmiş atlı askerlerle, şehzade ve meliklerin kuvvetlerinden oluşmaktadır.
? Ücretli askerler: Ücretli askerler Oğuz, Karluk ve Yağma Türklerinden seçilirdi.
? Gönüllüler: Gönüllüler (gazi) herhangi bir savaş esnasında, savaş bölgesine yakın yerlerden orduya katılan kuvvetlerdi. Sultan Mahmud'un 1018'deki Hindistan seferine yirmi bin gönüllünün (gazi) katıldığı bilinmektedir.
Selçuklu Ordusu
Büyük Selçuklular her alanda olduğu gibi askerî alanda da en ileri seviyeye ulaşmışlardı. Büyük Selçukluların ordu teşkilatı kendisinden sonra kurulan Türk devletlerince de örnek alınmıştır. Dandanakan Savaşı'na (1040) kadar tamamen göçebe Oğuzlardan oluşan Büyük Selçuklu ordusu, bu savaştan sonra yerleşik İslam topluluklarıyla karşılaşan Tuğrul Bey, ordusunda yeni şartlara uygun bazı düzenlemeler yapma gereği duymuştur. Öncelikle Gaznelilerde bulunan hassa ordusuna benzeyen özel birlikler kurdurmuştur. Türklerin yanında yerli mahallî unsurlar da askerî teşkilat içine almıştır. Çünkü fetihler için her zaman kalabalık bir orduya gerek duyuluyordu. Büyük Selçukluların askerî sistemde yaptıkları en büyük yeniliklerden birisi de askerî iktalardır.
Büyük Selçuklu ordusu altı bölümden oluşuyordu:
? Gulam Ordusu: Kulluk sistemi demek olan gulam sisteminde, değişik milletlerin çocukları küçük yaşlarda alınarak gulamhanelerde özel olarak yetiştirilirlerdi. Sultanlar, kendilerine en yakın askerî birlikleri gulam sisteminden yetişmiş askerlerden seçerlerdi. Doğrudan sultana bağlı olan Gulam ordusu yılda dört defa bîstegani adı verilen maaş alırdı. Bu ordunun her türlü masrafları devlet tarafından karşılanırdı.
-- Hassa Ordusu: Çeşitli Türk boylarından seçilerek oluşturulan birliklerdir. Sultana bağlı olan bu orduya maaş yerine iktalardan elde edilen vergi gelirleri verilirdi. Bu ordu her an savaşa hazır atlı birliklerden oluşurdu.
? Sipahiler (ikta askerleri): Selçuklu ordusunun en büyük kısmını sipahiler oluşturuyordu. Hz. Ömer zamanından beri uygulanan ikta sistemini Selçuklular almışlar ve kendilerine göre geliştirerek, ona askerî bir şekil kazandırmışlardır. Nizamülmülk tarafından yapılan bu askerî düzen, daha sonra bütün Türk-İslam devletlerince de kullanılmıştır. ita sisteminde ülke toprakları ergi gelirlerine göre bölümlere ayrılırdı bölümlerin her birine ikta denirdi. Kendilerine ikta verilen emirler iktalar içinde otururlar, vergisini toplarlar ve bu vergilere karşılıkta belirlenen sayıda asker beslerlerdi. Savaş zamanı bir araya gelen bu kuvvetler, Selçuklu ordusu içinde kalabalık bir grup oluştururdu. Böylece devlet ikta sistemi ile hiçbir harcama yapmadan çok sayıda askere sahip olduğu gibi, vergi toplama işini de halletmiş oluyordu. Türkiye Selçuklularında da devam eden bu sistem, Osmanlılarda Tımar adını almıştır.
? Şehzade, Melik ve Askerî Valilerin Kuvvetleri: şehzade, melik ve eyalet valileri kendilerine bağlı atlı askerî birlikler oluşturmuşlardır. Bu birlikler daha çok çeşitli Türk boylarından kurulurdu. Savaş zamanında ise kuvvetleriyle birlikte ana orduya dâhil olurlardı.
? Tabi (bağlı) Devlet ve Beyliklerin Askerleri: Büyük Selçuklulara bağlı devletlerden asker alındığı gibi, komşu devletlerden de paralı askerler toplanırdı. Sultan; Abbasi halifesi, Gürcü ve Ermeni krallıkları, Karahanlılar ve Gaznelilerden ihtiyaç duyduğunda asker talep eder, onlarda bunun üzerine asker gönderirlerdi.
? Türkmenler: Selçuklu Devleti kurulduğu zamanlarda ordunun ana unsurunu göçebe yaşayan Oğuzlar (Türkmenler) oluşturuyordu. Oğuzlar, beyleri vasıtasıyla hükümdara bağlı olmakla beraber kendi boy teşkilatları içersinde yaşarlardı. Doğudan devamlı büyük kitleler halinde göç ederek gelen Türkmenler uç bölgelerine yerleştirilirler, bu şekilde yerleşik hale geçen Türkmenler, hem üretime katkıda bulunurlar hem de yerleştikleri yerlerin güvenliğini sağlarlardı. Sultanın daveti üzerine de orduya katılırlardı. Irak, Suriye, Azerbaycan ve Anadolu'nun fethedilmesinde ve bu bölgelerin Türkleşmesinde, Türkmenlerin büyük faydaları olmuştur. Ancak Selçuklu ordusunda zamanla gulam sisteminden yetişen komutanların öne geçmesiyle, Türkmenler ikinci plâna düşmüşlerdir. Buna üzülen Türkmenler de zaman zaman ayaklanmışlar ya da isyan eden bir melik veya şehzadenin yanında yer alarak tepkilerini göstermişlerdir.
Selçuklu ordusunda kullanılan başlıca silahları, hafif ve ağır silahlar olmak üzere ikiye ayırabiliriz:
? Hafif Silahlar: Ok, yay, kılıç - kalkan, mızrak, hançer, bıçak, sapan, kargı, gürz, balta ve zırh hafif silahlardı. Bu silahların ağırlığı bir insanın taşıyabileceği kadardı.
? Ağır Silahlar: Mancınık, arrade (mancınığın küçüğü), kule, ok ve neft atan çark tipi makineler, koçbaşı denilen kale kapısı kırmaya yarayan ağaçlar ve arabalardı. Bu silahlar daha çok kuşatmalarda kullanılırdı.
31 Mayıs 2010 Pazartesi
Birinci Dünya Savaşı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)